sağ baştan

Pazartesi, Eylül 20, 2010

doğum dönümüm


ben dün akşam hayatıma hiç dahil olmamış ve olmayacak olan,hiçbir karesinde yer almamış ve almayacak olan
hayatın herhangi bir yerinde yer alan herhangi birinden ,herhangi
bir msg aldım.

öyle gereksiz bir kıvamdaydıki!hem ümitsizdi gereksiz olduğu kadar,bitikti.
düşündüm; birini, özellikle bu kadar uzağımda tuttuğum birini bu kadar nefret duygularıyla
doldurup taşıracak ne yaptımki diye.

nasıl bir uğraş verdimki yüreğinin ortasına tarafımca
kurşun atılmışcasına böyle çırpınıyordu,bana aklına gelen asılsız sözlerle saldırıyordu
son bir can havliyle?



hayat denilen bu karmaşanın kendimi az çok tanıdığım evrelerinden başlayarak, hep ya 50
ya da 75  yıl veririm bu bedene. ne bir az ;ne bir çok ne de üçüncü bir ihtimal. ve uzun
olanı tercih ederim mutlu günlerimde. yine böyle günlerimden biri olan bugün doğum dönümüm
benim. hayatımı 3 eşit parçaya bölecek kadar iyimser olduğum bir günde bile gitti biri kaldı
ikisi diyecek kadar da kötümser olmayı becerebiliyorum yine de.bu arada gördüklerim göreceklerimin üçte
biri ise de kalanında hakkımı sadece iyi olanlarla devam ettirmekten yana kullanmak istiyorum.

farkındayımki çoğunun bir ömür istediği,dilediği tüm güzellikler avucumun orta yerinde yer almakta zaten.
bu sabah uyandığımda sağımda herkesin 'köpek' benim gözümdeyse bambaşka bir varlık olan kızım
,solumda bu yastığa kalan 2 ayrı bölümde de başımı koyacağım 'eş'im yanaklarımı doyamayarak
öperken ve koridorda ilerlerken benim için her gün yenilenen notumu okurken,gün boyu gelen kutlama
msg larını alırken bu duyguyu pekiştire pekiştire düşündüm ve anladımki
yukarıda bahsi geçen 'ŞEY' hayatında 'yuva' diye isimlendirdiği haneye hiçbir zaman gerçek anne olamamış,o haneyi daha
başında 'yuva'laştıramamıştı. ne istediğini bilememişti hiç; bilerekten hemde. gözleri bir gün
olsun bir güzelliğe takılamamıştı ve hiçbir güzelliğe de karışamamıştı sonra. Bir hayali dahi olamamıştı.
ve işte bunlar yüzünde olsa gerek benden nefret etmek için çok sebebi vardı kendince.


fener sahilinde tutulan koca koca balıkları izleyerek yemeğimi yediğim,ardından İstanbul'a kuşbakışı izlerken
semaverde kaynayan çayımı içime çeke çeke içtiğim ve Süleymaniye'nin önünde biri siyah biri sarı iki
kedinin başını okşarken kızımı evde bıraktım diye hasretle koştuğum bugünde ömrümüm üçte birini harcamış olmama üzülmedim.
çünkü koca ömründe bir hayal edinememiş olan tüm 'ŞEY'lere inat ben bu ömür için nice nice hayalleri gerçek etmiştim.
emeği geçenlere sonsuz teşekkürlerimle.

2 yorum:

  1. özel bir post olmuş.

    bana bir tek doğum dönümün kutlu olsun demek düşer.

    sevgiyle...

    YanıtlaSil
  2. yahu anlaşılır dille yazın şunu ben azcık kalınkafalıyım:)fransızda kalsam doğum yıl dönümün kutlu olsun.kimseyide takma kafana kuzu.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...