sağ baştan

Perşembe, Eylül 02, 2010

'son' bahar

gece yarısını geçti saat. uykum yok hiç ama olmak zorunda yoksa sabaha uyamam. bir önceki cümleye son bir yıldır koşullanmış durumdayım; aksi asla gerçekleşemez gibi. geç yattığım her gecenin sabahına uyanamamaktan bu kadar korkan ben sanki sabahları gözlerim hiç açılmayacak ve yığılıp kalacakmışım gibi hayal gücümün yarattığı bir cansız 'ayşe' getiriyorum gözümün önüne.ne gereksiz uğraşlarım var allahım!

bu sabah sonbaharın ilk gününü yüzüme yüzüme vurdu rüzgar evimizin önündeki yokuşu hızla tırmanırken. ben yazın ne çabuk geçtiğini düşünürken hala kabullenemediğim bir eylülün başladığını düşündüm bir an. yeni bir yaşıma daha basacağımı;ömürden bir yaş daha çalacağımı...

yaşının geçkin olması mıdır 'yaşlanmak'? geçiyorsa zaman her an;hepimiz geçkiniz o zaman? ben daha çocuk olmaya alışamadım nereye gidiyorsun yetişkin zaman?

2 yorum:

  1. ben artık kabullendim eylülü ilk defa bu sene. insan eylül ayını da severmiş anladım...

    hayatı çok hızlı yaşıyoruz hep bir koşturmaca. hal böyle olunca da zaman çok çabuk geçiyor.

    çocukluğumuzda ki gibi geçmeyen zamanlarımız olur mu? çok zor bee

    YanıtlaSil
  2. doğum ayım benim eylül; ondan bu karamasarlığım.
    çocukken süprizlerle dolu olan hayatın daha yirmili yaşlarda bu kadar monoton oluşundan olacak;artık yılın bu zamanları değişen hiçbir şey olmayınca iyice çekilmez görünüyor bana hayat.

    umut beslediğim; alışkanlıkları sevdiğim günler de olacak o zaman stuven bana bunu haber etmişti derim :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...