sağ baştan

Çarşamba, Ekim 26, 2011

bir geceyarısında ben.

dokunsan ağlayacak kıvamdayım, aklım arkada kalıveren dostluklarda bugün. 'kalıveren', kalmak eylemini çok da istemeyerek öylece düşen avuç içimden elleri. dostlar azdır, genelde yoktur. bırakmamalı o sebeple, olursa kazara kalıveren de tutup geri alabilmeli kaldığı yerden, gel demekten çekinmemeli. nefessiz kaldığın an bir gülüşüyle herşeyi unutturanlar bulduğunda insan, kaybetmekten korkmalı. zor öylelerini bulmak çünkü, yok olabilecek kadar az sayıları hemde.

bir kış varki aklımda şimdi. uzun bir yokuşun sonunda park var;yeşilliklere yakışmayan insan çirkinliklerini barındıran koynunda. tam da o parkın sonunda soldan ilk ara sokağa girince çıkar karşına demetevler metro çıkışı. o çıkışta en acı zamanlarımsa doğalgaz bittiğinde kart doldurmak için saatlerce sırada beklemenin ardından alt tarafı 30 tl doldurmak değildi sadece, ya giderdim ben uzun mesafelere ya da dönerdim tam da o noktadan. ya başlangıçtı ya bitiş. ya baş kaldırış ya da kabul ediş. işte yine aynı durak bu kez bambaşka göründü gözüme. lapa lapa yağan kar artık durmuş, hava enteresan bir şekilde sanki sıcacık olmuş, insanlar yorganlarının altına gömmüştü kafalarını tam da gece yarısına az vakit kalan bu demlerde. bir sarhoş adam ney üfleyen bir genci izlemekte, genç bunun farkında ama bir o kadar önemsememekte. bir sıcak hoşgeldin sevincinin ardından zıplayarak oturduğu yükseltiden hoşbuldum dedi o dost. yine ilginçtirki ben o dostu iki günün ardından yine aynı durakta bir başına bırakarak hayal kırıklıklarıma doğru koşuryordum. üzerimde kırmızı siyah montum elimde kahverengi valizimle.

2 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...