sağ baştan

Cumartesi, Eylül 29, 2012

Eylül sonu, Ekim başı


Yarın sona eriyor Eylül. Oysaki öylece geçip gitmeyeceğini, beni daha fazla sevindireceğini düşünmüştüm. Sonbaharın turuncuya çalan yaprak renginden midir nedir sevilir Eylül çokça bilirim. Lakin benim için aynı önemli oluşunu doğduğum ay olmasına bağlıyorum. Annem ne der bu işe bilinmez.(Bu sene kutlamadığı için belki dedim başka bir ayda doğmuşumdur:p)


 


Bu sene ne güzel bir Eylül 19 geçirdim ben yea! Hatta o hafta büsbütün ne güzeldi. Yine yeniden doğasım geldi. Ağzım açıktı en kocamanından. Meğersem değer görmek cidden hoş birşeymiş, güzel birşeymiş. İyi ki böyle ünlü bir isim olmamışım ben. Şımarıklık hastalığına yakalanırdım o vakit ya da mutluluk hastalığı olsun o en yumuşatılmışından.








 
Böyle sabahın ilk ışıklarında gelen aramalar, gün içinde masamdaki çiçekler sonra çikolatalar, ardı arkası kesilmeyen hediye paketleri. Sonra yine sayısız pastalarda mum üflemeler. Akşam tam bitti güzellikler derken telefonda bir dost sesinin geliyorum oraya demesi ve leziz bir pastaya ortak olmak. Eve varmak ve kardeş pastası yemek bu kez. Ay yaa gerçekten çok mutlu oldum ben. Nice doğum dönümlerim böyle güzel geçsin inşallah! Dostlarla, sevenlerle, sevdiceklerle...

Çarşamba, Eylül 12, 2012

işler güçler

ben daha ikinci postumu yazamadım ama günler pervasızca ilerlemekte. ne bariyer var önünde ne de ona benzer başka bir engel. eylül denilen bu güzelim ayı da başıboş geçireyazdık. üzülüyorum ağalar beyler ne diyeyim.

pazar günü yürüdüm cidden. çok da güzel yol fotoğrafları çektim ammaaa şimdik evde olmadığımdan paylaşamıyorum :(  göl mis gibiydi, hamaklar vardı ağaçlarda, aileler erkenden konuşlanmıştı masalara bu mis gibi havada bir başıma ne yapıyorum dedim kendi kendime bir ara. sonra geçti.

haftanın üç günü geride kaldı ve hiçbirşey anlamadım. anlamıyorum hem de bu gidişat hiçbir zaman anlamayazaaksın diyor sanki. her günüm aynı zırvalıkların kurbanı oluyor. sanırım ömür boyu müebbet yeseydim daha verimli dakikalarım olabilirdi hem kendi adıma hem de insanlık adına. şimdi yaptığım işler ise ne benim için yarım adım ne de insanlık için çeyrek. yuvarlanıp gitmece işte.

cuma yolcudur abbas bağlasan durmaz, check inimi yaparım puanımı da kaparım üstelik.
erzincan'dan kardeşim gelmiş, üçledik yalnızlar grubunu birbirimize şarkı armağan edip duruyoruz şu saat diliminde.

saygılar sevgiler.



Pazar, Eylül 09, 2012

yalnız geçen bir pazar daha

Tuhaf olan günün 'pazar' olması, pazarın da 'tatil' anlamı taşıması değil elbette; benim bu anlamlı günde saat 6.30'da kalkmış olmam. Aradan geçen 2 saat boyunca da New Girl, ardından The O.C izleme çabalarım. Uykumun olmaması. Yarına hazır hissetmemem de cabası.

Sanırım bir takım ev işi yapmam gerek. Dağınık ya da pis görünen çok fazla şey yok aslında. Ama elbette bu ilk bakışta. Derine indiğimizde yapılası pek çok uğraş çıkar güne. Hem bu uğraşlarla uğraşmak hem şuan çıkıp göl kıyısında kimse yokken sadece koşmak(beceremediğim noktada yürümek eylemi daha cazip gelebilir) hem de kankalarla takılmak istiyorum. Üstelik 'kankalar' kısmı da muallak bir konu diğer pek çok şeyin muallaklığı gibi.

Bir yandan hazırlamam gereken bir skeç ve video var, diğer yandan Beren Saat'ten hazzetmesem de çıkıp yanıbaşımdaki AVM'de bir başıma Cesur izlemek istiyorum.

Çoktandır yazmak istediklerim var, ama tıpkı diğer yapmak istediklerim gibi yazı yazmayı da öteliyor, erteliyorum.

İzmir zamanları geride kaldı. Yeniden bıraktığım yerden devam ediyorum. Kürkçü dükkanını özlemedim diyemem, yine de özlemim bir haftada sona erebiliyor. Yakında okul başlayacak.Buna hazır değilim. Hiç olamayacağım da.

Yeni bir üniversitem var artık. Plato Meslek Yüksekokulu'nun 2012-2013 sezonunda bilmem kaç olan öğrenci numaralı formamla.





Tam da şuanda karar verdim. Tek bir şarkıyla gidiyorum göl kenarına.


işte budur Şarkımız da...

Şimdilik hoşçakal dünya.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...