sağ baştan

Pazartesi, Ekim 31, 2011

bir klasik

inerken sağdan çıkarken soldan ya hani merdivenlerdeki olay. yani elbette sadece merdiven değil yol akışı da aynı şekilde lakin özellikle yürüyen merdivenlerde illa solda dikilen yanına bir de valizcik iliştiren üstüne üstlük yanından geçmek için müsade istenildiğinde isyanlara giren insan evlatlarına bir alkış.

ama yağma yok bugün en büyük alkışı hak eden vatandaşım sevgili iett çağrı merkezi çalışanı kimliği belirsiz bayan. ilgili şahısı online seyahat kartı başvuru sonucumun tarafıma ulaşmaması üzerine tanıma fırsatım oldu. acaba sorun nedir diye düşünürken tarafıma verilen başvuru numarasını print screen yaptığım word dosyasının bir kenarında çağrı merkezi numarası olduğunu gördüm ve arama gafletinde bulundum.
-merhaba online kart başvurum vardı sonucu hakkında bilgilendirme alamadım referans numaramı versem
-hayır tc numaranız gerekli
-peki öyle olsun. …… tc kimlik numaram
-dekont tarihini hatalı girmişsiniz
-hımm keşke birileri bir mail ataydı
-niye atsınki o referans numarası size girin de kontrol edin diye verildi ki zaten şuan sizin adınıza bunu ben gerçekleştiriyorum
-iyi olduğu haber ettiğin, bu arada ismin ne bilmiyorum ama çok eğlenceli dakikalar yaşattın teşekkür ederim.
aklınızda bulunsun hani olur da iett online servisten seyahat kartı başvurunuz olursa mail gelmezse 3 vakte kadar kimsenin sizi aramasını beklemeyin bir zahmet sisteme giriverin ve mütemadiyen kontrol gerçekleştirin acaba yanlış bir taraf mı var bu girişte diye. iğneyi kendinize çuvaldınızı ise başkasına saklamayı huy edinmeyin. eşşek değilseniz anlarsınız elbet hatalı girişi bilinçli yapıyorsunuz sonuçta düzeltmek de size kalmış.


Cumartesi, Ekim 29, 2011

buyur gel peşimden.

komik insanlarız biz,trajikomik çoğu zaman. iki yüzlülüğü de unutmayalım elbette. polise küfrederiz ardından şehit verir ağlaşıveririz. kürdü istemeyiz ardından deprem olur yaralarını sarıveririz. evimizde tek bir bayrak bulundurmaz ama tüm bayramlarda facebook profilimize koyuveririz. her şehit için konulacak bir siyah kurdeleyi de eksik etmeyiz.

gelelim son zamanların favori repliğine;
"hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette. bunun için insanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen yeterlidir."
evet herkesin dilinde! peki nedir insan olmak. facebook iletilerimi, retweetler mi? o kadarki yapılan 'iyi'likleri kendin yapmış kadar kabullenivermek mi? olay malumunuz burada geniş haliyle de yer almakta.

ne akutta onlarca hayat kurtarmış adam, ne sabaha kadar ücretsiz kargo hazırlamak için uğraşan adam ne de bu acıları yaşayan insanların yakınlarının derdi değil bence 'duvar yazıları'. sosyal aleme iş çıktı, işlenecek konu çıktı.
like yapın, post edin, eleştirenin üzerine çarpı koyup anti gruplar açıverin.
hepimiz koyunuz, hepimiz görüntü.

Çarşamba, Ekim 26, 2011

bir geceyarısında ben.

dokunsan ağlayacak kıvamdayım, aklım arkada kalıveren dostluklarda bugün. 'kalıveren', kalmak eylemini çok da istemeyerek öylece düşen avuç içimden elleri. dostlar azdır, genelde yoktur. bırakmamalı o sebeple, olursa kazara kalıveren de tutup geri alabilmeli kaldığı yerden, gel demekten çekinmemeli. nefessiz kaldığın an bir gülüşüyle herşeyi unutturanlar bulduğunda insan, kaybetmekten korkmalı. zor öylelerini bulmak çünkü, yok olabilecek kadar az sayıları hemde.

bir kış varki aklımda şimdi. uzun bir yokuşun sonunda park var;yeşilliklere yakışmayan insan çirkinliklerini barındıran koynunda. tam da o parkın sonunda soldan ilk ara sokağa girince çıkar karşına demetevler metro çıkışı. o çıkışta en acı zamanlarımsa doğalgaz bittiğinde kart doldurmak için saatlerce sırada beklemenin ardından alt tarafı 30 tl doldurmak değildi sadece, ya giderdim ben uzun mesafelere ya da dönerdim tam da o noktadan. ya başlangıçtı ya bitiş. ya baş kaldırış ya da kabul ediş. işte yine aynı durak bu kez bambaşka göründü gözüme. lapa lapa yağan kar artık durmuş, hava enteresan bir şekilde sanki sıcacık olmuş, insanlar yorganlarının altına gömmüştü kafalarını tam da gece yarısına az vakit kalan bu demlerde. bir sarhoş adam ney üfleyen bir genci izlemekte, genç bunun farkında ama bir o kadar önemsememekte. bir sıcak hoşgeldin sevincinin ardından zıplayarak oturduğu yükseltiden hoşbuldum dedi o dost. yine ilginçtirki ben o dostu iki günün ardından yine aynı durakta bir başına bırakarak hayal kırıklıklarıma doğru koşuryordum. üzerimde kırmızı siyah montum elimde kahverengi valizimle.

Salı, Ekim 25, 2011

düşlerim ol götür doğduğum eve


Yolumu aydınlat Bir ışık ol benim için
Düştüğüm yerden çıkar beni
Düşlerim ol al götür doduğum eve
Bak resimlerin duruyormu hala
Düşlerim dağılmış her biri bir yere
oynuyor doğduğum evde
Eskisi gibi her şey hayat devam ediyor
Zımbalı evlerde yine düşler kuruyor
Ellerimi tut biraz tüm sevginle
Düşlerim ol, al götür doğduğum eve
Ne kalır yarına sevgiden başka
Düşlerim ol, al götür doğduğum eve
Büyüdüğüm sokakları anılarla dolu
Biriyle beraber olmak ömür boyu
Herkesin bir sokağı olmalı sadece kendine ait
Herşeyi bulmalı orda bir iz kalmalı
Ellerimi tut biraz tüm sevginle
Düşlerim ol, al götür doğduğum eve
Ne kalır yarına sevgiden başka
Düşlerim ol, al götür doğduğum eve

Cuma, Ekim 21, 2011

my essay about daily life

Life seems so strange to me most of the time. People, problems, difficulties,misunderstandings past away but what about our goals, wishes, feelings? This is the most complicated part I think.
After university, I got married so sudden. Life was waiting for me with its realities. Everthing was so stable most of the time, even people. Going to work, coming back home, cleaning, paying bills, cooking, going out with friends are the most common routine of all our lives. But how often, how far? How often do we tell ourselves ‘I need some changes’?
It is so common in my life to face the same situation of feeling prosaic. I am on my mettle all of this time. If I feel a little depressed I placed something new on my table at work. Such as knickknack, a little fish on a bell jar or cactus. When I have a break, I go to eat with different people out of work. I love talking with street cats and feding street dogs if I really get bored. At the end of the day I go to my hairdresser to look after me to feel special.  But I know all these are not enough to get an extremely enjoyable life.
If I got i silver bullet it would be totaly different from now. First of all, I would clear all sensible thoughts in my mind. Cause I believe when something is quite logical it means it is totaly colourless. I would prefer to roam around with my backpack and stop wherever I like. I would raise all street dogs and cats but choose just one of all to come with me. I would sleep on the sea shore at least four nights of a week with the open sky. I could work for peanuts. Of course I would like to feel in love with someone not within his knowledge. Cause platonic love is the best way to feel happily ever.  
All this is by the way, we all know that it happens just in fairy tales to have a deffinetely wander idly. That is way I can change my daily life just looking at the mirror and telling myself ‘Awake’.

Çarşamba, Ekim 12, 2011

Lanet PAYTUR; muhteşem Yedigöller

Eylül 18; doğumgünü arifesi... Bu kez bir farklılık yapalım ve günü birlik tura gidelim dedik. Demez olsaydık! Günübirlik bir tur için İstanbul'dan Yedigöller'e gitmenin biraz fazla olduğunu anlamak bir yana, bu tercihi Paytur ile perçinleştirmenin de ayrı bir hata olduğunu anlamak için çok da zeki olmaya gerek yoktu aslında. Alışveriş için BİM önünde 45 dakika beklemek mi , yollarda kaybolup ona buna tarif ettirmek mi, yedigöllerde bir başına bırakılıp siz bizi dinlememişsiniz böyle demedik diye 10 kişiye birden bok atmak mı yoksa yemek diye 2 adet ince kesilmiş yüzde 30'u kıyma kalanının ne olduğu belli olmayan sucuk ve bir adet tavuk kemiğinin önünüze sunulması mı daha rezillikti bilemedim. Tek söyleyebileceğim siz siz olun te İstanbul'dan günübirlik gezi diye Yedigöller'i seçmeyin; daha da ötesinde herhangi bir organizasyon için PAYTUR'a asla kendinizi teslim etmeyin.

Bunlar kaybolduğumuz anlarda çekebildiğimiz fotoğraflardan bazıları; günün tek güzelliği doğanın ta kendisiydi.











Pazar, Ekim 02, 2011

güzel hafta,duyarlı kampanya


Migros; bu benim dünyam!

Bir market düşününki her alışverişe gittiğinizde yüzünüzde gülücükler açtırıyor, bir market düşününki her hafta yeni bir süprizle sizi karşılıyor, bir market düşününki dostlarınızı da en az sizin kadar düşünüyor.
Son 3 yıldır iple çektiğimiz Migros kampanyası dün itibariyle başladı. Miniklerimize, büyüklerimize,tüm güzelliklerimize aldığımız ürünlerin sadece yarısını ödüyoruz. Diğer marketler gibi belli ürün sınırlaması da yok! oyuncaktan, kedi kumuna,mamalardan, ödül bisküvelerine herşey var. Hem yine diğer marketler gibi bir alana diğeri bedava da değil, direk yarı fiyatına.

P.S:Colgate ürünlerinde de %40 indirim olduğunu belirtmeden edemeyeceğim :D

Herkese iyi alışverişler!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...