sağ baştan

Pazartesi, Aralık 31, 2012

bu ne biçim hikaye böyle(!)



Okulu bitirme isteği ama okula gitmeme isteği.
Önce İzmir'e yerleşme kararı sonra bir U dönüşü.
Hep bekleme, çok bekleme.
Dost bildiklerimden kazıklar yeme ve yaşanmışlıkların pişmanlığını duyma.
Kız kardeşin evliliğinin yanı sıra arkadaşların da evlenmesi barklanması, kimilerinin çoluk çocuğa karışması.
Baba ile olan yılların küskünlüğünün ölüm kalım meselesi rahatsızlıkla son bulması.
Ailemin son büyüğü dedemin ahir dünyaya göçü.
Koca yalnızlık, telaşlar.
Hep yalnızlık, telaşlar.

Bitmeyecek sandığım İstanbul- İzmir yolculukları.
Son demde bir Bursa çıkarması.
Yeni heveslere kapılma ama kapıların son dakika kapanması suratıma.
Bir de 'aşk'ı uğurlama, sonsuzluğa.
Beni büyüttün, olgunlaştırdın, yaşlandırdın.
Canın  sağolsun.
Hoşça Kal 2012.

Ve sana gelince 13.
Ben bilmem nasılsa yine sen bileceksin.
Bir şey de istemem, sen bilirsin.

Perşembe, Aralık 27, 2012

kimin uğruna? ne uğruna?





bugün hiç inanmadığım cümleler ağzımdan sadece gelecek kaygısı için dökülürken farkettim;yaşlanmıştım. evet evet, içim geçmişti benim. risk mi? o da neydi artık. sakın ha 
cesaretten hiç bahsetmeyelim. olan oldu artık. giden gitti. bundan tam 5 yıl önce bir ben vardı 
ve hep aynı cümleyi sayıkladı.'geç olmadan yola koyulmalı, hatalar yapılıp dersler çıkarılmalı.' ama
o ben bugün hep 'mis gibi işin var, mis gibi evin var' diyerek devamlı hayatımda ara ara yanıp sönen ışıkları da tamamiyle kapatanların etkisindeyim. ellerim kelepçeli, yüreğim tutsak.
artık ne kimseyi, ne hiçbir şeyi beklemiyorum. sadece şöyle diyorum
'mis gibi herşey' hem de hiç inanmayarak(!)

Pazar, Aralık 23, 2012

geceye





zamanı geriye alma şansım olsaydı keşke.
böyle bir şansım yok onun için belli ki yazı ilk cümlede bitti.
ama biliyorsun ben hayal etmeyi çok severim, 'yok'a inanmayı, 'boş' olana çabalamayı.
ya da şey; bilir misin artık?
belki de bilmezsin evet, unutmuşsundur muhtemelen.
bende unutuyorum artık yavaş yavaş.
ezberlediğim doğrular ve yanında gördüğüm her suret böyle olmamı öğütledi çünkü.
bedenime yerleşen bu kimlik artık öyle oturdu ki üstüme, istesem de kalkmıyor.
ben büyüdüm.
istemesem de büyüdüm artık.
biz büyüdük;
ve sen artık ne yazdıklarımda, ne çizdiklerimde varsın.
hayal etmek bile öyle güç ki artık.
herşey aynı masumiyetiyle kalsın ne çok isterdim.
ve evet zamanı geriye alma şansım olsaydı eğer
ne dersen de oradan ayrılmazdım(!)
canımı yakan her şeye rağmen.
yanımı yakan her acıya rağmen...

haklıydın çünkü sevme sebebim kendiliğinden değil sevildiğimi bilmemdendi.
tüm yanlışlara rağmen böylesine sevildiğimi bilmemdendi.
belki hiçbiriydi.
belki de sadece sen ve sakalların...

zaman tükeniyor.
büyüyoruz ve hiçbir şey geri alınmıyor.
ve zamanı geriye alma şansımız yok evet.
tıpkı her ay belki her hafta ertelenen göbek eritme sevdamız gibi rafa kalktı kavuşmalar da.

mevsim kış,
tıpkı çocukluğunun kışlarında olduğu gibi
soba başında beklerken sen
annenin sana aldığı çokoprensler gibi kalbini ısıtan
bir prensesinin olmasını diliyorum ben.

mutlu kal, en az düşlerimde olduğu kadar.

Cumartesi, Aralık 01, 2012

aldanmaca

belki yeri değil ama şurada bahsi geçen şahsın sonralarda manyak bir alkolik lezbiyen olduğunu görmüşlüğüm var. ben hayata neremle bakıyorum bilmiyorum herşey yeşil, herşey mavi, herşey pembe; oysa en gerçek hali ya siyah ya gri beyaz sadece siyahın tonunu açıyor o kadar. insanlar nefretlik, insanlık beter. beni benden ettiler.

what's next?

gözlerim kırmızı ve şişik, yarım yamalak uyku ve uzunca ağlama krizleri sonrası tipik haller. bu hallere neden olan vakalara bünye alışık olsa da can sıkıcı durumlar işte.canın sıkılmaması gerektiği bilinse de , her bilinen hal o hali yaşamaya değil engel.
az önce üzerimdeki sarı battaniyeyi ayaklarıma doğru uzatırken annemi hatırladım. ben 8 yaşındaydım annem benim yaşımdayken oysa ben daha tüm bu sorumluluklara girmeden dahi 8-10 yaşlarında bir ordu büyütüyormuşum gibi yorgunum ve sabrım bir o kadar sınanmış sanki. o da şimdilerde hırkasız gezmez sırtı üşümesin diye, battaniye eksik etmez ayaklarından, ben de. yani boşuna doğmadan kocamışsın demiyor ya kadın bana zaten.
zaman çılgınlar gibi ilerlerken aklımdan geçen tek şey var : 'ben buraya ait değilim!'
Değilim çünkü benim aklım hala saf işliyor, değilim çünkü ben hala başkalarını üzmektense kendim üzülür, ağlar zırlar unuturum kafasındayım, değilim çünkü ben planla değil duygularımla yön veririm kalbime HALA(!)
az kaldı biliyorum. birşeyler neticelenecek. hangi sonuçların nasıl yorumlanacağını şimdiden kestirmek mümkün değil elbette. ama bu neticeler bu kez ezber bozacak, bu kez rutin dışına çıkabilecek, bu kez bana beni hatırlatabilecek. bana daha benden, daha bana yakın, daha bana benzerler barındıracak içinde. bu çözüm 'başkası' için değil 'benim' için olacak. ve daha fazla zaman almayacak. şimdi sadece sustum ve bekliyorum. sessiz çığlıklarımı da bir müddet daha kendime saklıyorum. kızıyorum evet böyle ucuz bir hayatın içinde olmuş olmama, küfür edebilmeyi en çok şuan arzu ederdim evet ama yine sihirli kelimeyi kendime hatırlatıyor ve 'SABIR' diyorum.
iyi geceler.

P.S: uyumadan önce iyi gider buyrun bakalım
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...