sağ baştan

Salı, Ağustos 31, 2010

ankara'ya ayşe gelmiş

güzel bir dost sesi ile uyandım bu sabah.
uzun zaman sonra iş düşünmedim,hiç düşünmedim.
tasam olmadan dost eli ile yapılmış omlet yedim.
mis gibi temizlik yaptık,kendimizi de temizledik mipmis olduk.
ömrümün en tuhaf yıllarını yaşadığım ( güzel mi çirkin mi,iyi mi kötü mü bilemediğimden tuhaf)
 bu şehire böyle amaçsızca gelmemiştim hiç.
 yollar garip,duraklar garip,insanlar garip, evler garipti. bana ait hiçbir şey barındırmıyordu artık içinde.
oysa daha 2003 eylülüydü onunla tanışmam. ve bir 2009 nisanıydı bırakıp gittiğimde.
işte tüm bu  6,5 yıl içinde olmuştu olan ya zaten. neyse bunları pek anımsamamaya baktım.
zira gerekli gereksiz her halta üzülmek benim en büyük karakteristik özelliğimdi.
ege'yi gördük (dry'ın ebedi sevgilisi,hala torunudur o,çok tatlıdır;tadından yenmez)
bahçeliye gittik; yürüdük. oturduk sohbet ettik. anıları yad ettik.
sonra da tatlu yedik; rokoko!

yaşıyorum; hayat güzel.
ama yine de;iyileşin yaralar, kabuk tutmanız yetmiyor.


not: günü bununla tamamlayıverdik.

Perşembe, Ağustos 26, 2010

sokak

uzun zaman sonra bir başıma alışverişe gittim dün. hem artık bunlara alışmam lazım çünkü aralıkta son 3 yılımı yapışık ikiz gibi geçirdiğim üm'den 5 ay 12 gün boyunca ayrı kalmak durumunda kalıcam.-memleketim ve gereksiz sorumlulukları,sorunları!-

sonra elimde poşetler ara sokaklardan yavaş yavaş eve doğru yol alıverdim. sokaklarda çocuklar gördüm irili ufaklı. top oynarken biri diğerine gıcıklık yapmıştı anlaşılan itişip kakışmaktaydılar. poposunu arkaya doğru çekmiş, göğsünü şişirmiş olan çocuk bir diğerine horoz gibi diklenip garip mimiklerle meydan okuyor, diğeri de efendi ol bak abine söylerim diye daha olgun ve tehditvari tavırlar sergiliyordu. tüm sorunların top paylaşımları, balon, bebek paylaşımları üzerine olduğunu ve abilerin, abilerin 'höyt' diyerek küçükleri susturdukları yetişkin hayatlar hayal ettim. paranın olmadığı , olsa da değerinin bir sakızdan, cipsten öteye gidemediği bir hayat düşünmeden edemedim.

biraz ilerledim, derken çöpün yanında ufacık tefecik bir kedi görüverdim. beni görünce sevimli sevimli takılıp daha yeni açılan gözlerini kırpıştırıverdi. hemen poşetleri ortaya bırakıverdim. ekmek çıkarıp uzattım önüne doğru ama biraz yaklaşınca birden kaplana dönüşüverdi. patilerini hızla savurarak suratının şeklini değiştirdi, tıslamaya başladı,kaçtı. bu küçüğü nasıl bu kadar ürküttük diye düşünmeden edemedim.

az ilerde ise her ay mütamadiyen telefon faturası ödemesini yapmak için uğradığım avea bayiinin gişesindeki her ay mütemadiyen aynı espriyi yapan garip kimliği görüverdim. komşu olduğumuzu bilmiyorum, gayri ihtiyari gülümsedim; yüzüme bakmadı poposunu döndü, ne zaman bu kadar vahşileşiverdik diye düşünmeden edemedim.

ve son durak ; ev, huzur. beni karşılayan minik patileriyle sonsuz sevgi yükleyen minik kızımın kocaman sevgisi herşeyi unutturuverdi. en güzeli sonsuz sevgisi ile sizi kucaklayan bir yürek diye düşünmeden edemedim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...