burada öyle güzel bir anlatımla ortaya konulmuş ki film; üzerine çok fazla laf düşmez bana.
Diyeceğim sadece şudur ki; Halil'in cümleleri keskinliği ve netliği kadar öyle gerçek ki aslında, o zaman da bu zaman da. aşkın zamanı var mıdır bilemem elbette ama zihindeki yani suretteki aşkın yerini gerçek aldığında gelsin tantanalar gitsin yalanlar dolanlar. Adam haklı yani beyler.
Vakti zamanında çokça sevdiğimi yıllar sonra anlayacağım bir arkadaşım birine şöyle demişti
-'Kusura bakma ama inanmıyorum bu söylediklerine, insan iki cümle bir fotoğrafa nasıl aşık olur ki?'
Cevap hazırdı:
-'Eminim ben kendimden, izin verirse kanıtlayacağım bunu ona da. Hem bir hikaye okumuştum bir adam fotoğrafa aşık olup idam edilmişti' ...(hikayeyi hatırlamıyorum şimdi).
Arkadaşım inanmadı yine de; ne hikayeden önce, ne de sonra. Haklıydı üstelik, aşk ete kemiğe büründüğünde can yakardı. İnananın canı sağolsun.
Geçenlerde bir cümle okudum da pek hoşuma gitti. 'Yanmaz kumaşı bulan insanoğlu, keşfedemeyecek hiçbir zaman yanmayacak kalbi.'
Alev alev yanan kalpler mi, sonsuz sevgiyle kilitlenmiş huzurlu gönüller mi?
Bilemedim hangisi doğru, hangisi tercih sebebi.
Sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder