gelen bir telefon yaşanan herşeyi bir kenara atıp koca bir mutsuzluk portresi çizmeye yetti.
'iki erkekte hastalık çıktı'
bu ne mi demekti?
17 mayıs - 17 temmuz tarihlerine ağız dolusu küfür kusmak demekti.tüm umutları yok etmek ve göz önüne kara bir perde indirmekti.o an sefaköyde olabilecek en güzel mutluluk tablosunu gördüm, keşke dedim benim de eski de olsa, çirkin de olsa böyle bahçeli bir evim olabilseydi.dört ebeveyn üç miniğin olduğu kedi bahçeli bu evi daha çok sevdim böyle düşününce.iki bebek oynarken,yavrularımı hayal ettim. ne kadar hastalardı? nerde ve nasıllardı? yürürken mi ağladım, ağlarken mi yürüdüm bilmiyorum. sevinç'i gördüm. ağlama iyi olacaklar diyordu.
ümit geldi, kliniğe sürerken arabayı elif çok korktu.
sonra onu gördüm. annecim diyordu sanki bakışlarıyla 'sen beni kimlere, neden verdin?' çok zayıflamıştı. oturamıyordu,yatamıyordu. ordan oraya hırpalıyordu kendini sanki.kan geliyordu idrarından,kan geliyordu dışkısından. minik patisindeki serum ona hiç yakışmıyordu.'annecim' diyordu.'sen bana bunu nasıl yapabildin?'
kucakladım,ağzını temizledim. gözyaşlarım gözlerine doğru damlarken bana bakmayan göz bebekleri 'geç kaldın' diyordu. ertesi sabah daha bir iyiydi ya da bana öyle gelmişti. kardeşini kaybetmişiz de haberimiz yokmuş. gezdik bakırköy de biraz.kadıköy'e geçtik. akşam dönüşte tekrar beklerken pet shop önünde biri geldi. çağdaş adı. kısa bacaklı minik oğlumu beğendiğinden bahsediyordu,almaya gelmiş bugün annesinde demişler. ped almış ona çişini yapsın diye. onlara gerek yoktu benim oğlum daha bir aylıkken öğrenmişti bunu. annesi yanımızdaydı.yavrumuz bizde değildi,bize de onlarda olduğu söylenmişti. meğer ben bir yavrumu takip ederken diğerini çoktan kaybetmişim... o an bakırköyden nefret ettim. o an bakırköy'de bulunduğuma, oraya gittiğime,o pet shop a ayak bastığıma,anneleri emzirirken bıraktığım bebeklerimin arkamdan bakarak beni geri çağırdığı andan nefret ettim. o an ben hayatımda kocaman bir 'PİŞMANLIĞA' hoşgeldin dedim. yalvardık telefonda bari diğerini evimize alalım biz bakalım. gelin açın şu kapıları yavrumuzu kurtaralım. önce olmaz dediler, geç oldu hem o bizim gözetimimiz altında! neden sonra peki geliyoruz... sonrasımı?
anne hani en çok beni severdin ya. o yüzden şımarıyordum ben hep. hızlıydım ve tüm kardeşlerimden önce ayakkabılarını çalarak yatağın altına kaçıp ısırıyordum onları,şarjını yedim ya telefonunun özür dilerim annecim hepsi için. kimbilir belki öyle yapmasaydım terk etmezdin beni.kollarında uyumama belki izin verirdin biraz daha. şimdi göğsünde yatıyorum evet bunu çok özlemişim ama bu son anlarımız birlikte ne çare? arabadan indik. ben bu evi tanıyorum. annemden ayrılıp dünyaya geldiğim odadayım şimdi. tam da burda tüm kardeşlerimle akşam olsun da annemler gelsin diye beklerdik. babam gürültü yapmamıza kızıyordu belki ama o da oyunlar oynuyordu bizimle. annem 'koşuuunn' diye bağırırdı önden ya ben ya da siyah başlı kız kardeşim koşardık. kısa bacaklı minik hep en sona kalırdı. annemler ona özelmiş gibi davranır yanlarına alırdı. üzülürlerdi bacaklarının kısa olmasına hem haklılardı da çünkü biz kulaklarından çekerdik onun. en güçsüz o olduğundan hep hırpalardık kardeşimizi.o şimdi gitti. benim iki gün sonra gideceğim yerde bekliyor beni sonra da siyah kafalı kız kardeşim gelecek yanımıza. gece oldu. zaman ağır ilerliyor benim için burada uyuduğunuzun farkındayım. o zaman azıcık çekil annecim yastığına yatayım.biliyorum kötü kokuyorum, hep kusuyorum özür dilerim ama seninle olmak istiyorum bana izin verir misin. gün doğuyor şimdi. babamla annem beni doktor amcaya götürüyor çok üzgünler görüyorum. canım çok yanıyor. nefes alamıyorum,kalbim zor atıyor. cennet mi burası? çiçeklerin arasında koşmaya çalışıyorum güzel bir bahçe.hatırlıyorum burayı ilk aşımı olmak için gelmiştim kardeşlerimle keşke yine aynı şey için gelseydim. adım atıyorum ama nafile düşüyorum.yapamıyorum,yerimden kalkamıyorum. serumlar,aşılar bekliyorum. sessizce ölümü bekliyorum. dışardan sesler geliyor annemler kız kardeşlerimi de kurtarmaktan bahsediyor. hepsi masanın etrafındalar ben yokum.içerde son bir hamleyle ayağa kalkmayı başarıp sandalyenin altından uzatarak kafamı onları izliyorum. ne güzeller, keşke yanlarında olabilsem. keşke sağlıklı olabilsem. yanıma geliyorlar,öpüyorlar beni güçlü olmamı söylüyorlar. başaramıyorum. iyi olmak istiyorum ama yapamıyorum. bu mikrop çok güçlü anne, yapamıyorum özür dilerim! mayıs 17 idi doğum tarihim değil mi,bugün ağustos 2 günlerden salı. az önce aradın annecim halimi sormak için,üzgünüm dayanamıyorum. hoşçakal. sana da kızgın değilim,herşey için teşekkür ederim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder