anlamsız geceler, anlamsız sabahlar içindeyim. kendim en büyük anlamsızlık zaten şu sıralar yeryüzündeki.
yeni keşfim var son zamanlarda; 'çevre' insanı rezil de eder, vezir de. bir de tüm bunların yanında anlamlı da kılar varlığını ama aksine içine edebilir de.
hayatım boyunca olduğum olabileceğim en basit, en şuursuz, en manasız ve amaçsız çevre içindeyim ey insanlık. kurtulmak için bok çukurunda cebelleşiyorum, bazense uzanıp sırt üstü bok çukurunu bile aydınlatan güneşin tadını çıkarıyorum. ne olacak yani diyorum, yüzsen de bir, boğulsan da. kim için değişecek günler, kim için aydınlanacak, kim için kararacak ya da tüm bunlar kimi ne kadar ırgalayacak?
bazense bunları bile düşünmeye kalmıyor mecalim. uyuyorum sadece, düşünmeden ve irdelemeden. eve geliyorum bir iki cümle okuyorum, dizimag'den birkaç bölüm izliyorum ve uyu diyorum kendime.
uyu ve dinlen, düşünme. nasılsa hiçbir zihin değişmeyecek, nasılsa herkes kendini haklı görecek. nasılsa uçkur davasına yalanlar söylenecek, rekabet davasına çirkefleşilecek. sen uyu en iyisi, uyu ve düşünme.
düşlü yalanlar, gerçek yalanlardan daha masum. daha beklentisizsin sen ve o daha sade. oysa hayat şu sıralar bin bilinmeyenli bir sahne
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder