Geçen hafta sonu İstanbul yakınlarında bir yer baktık, denizi güzelimsi, ortamı bereketli. netten okudum hafifi, Kıyıköy'de karar kıldık. Kırklareli iline bağlı, Saray ve Vize'yi geçtikten sonra kıyı da kalmış bir köy kendisi. Yolu Avcılar'dan 2 saat sürdü otobandan. Silivri'den de biraz daha seyirli ve uzun bir yol tercih edilebilir.
Kıyıköy'de nehir, çay arası bir akıntı var, içinde küçük deniz bisikletleri ve kayıklar olan. 1.5 saat için 30 TL vererek kiralanabiliyor. Bunun dışında bariz olan 2 plajı var. Biri ücretsiz ve diğerine nazaran pislik oranı daha yüksek. Diğeri ise belediye plajı ve giriş 5 TL araçla. Bir bakıp çıkacağım yok. Sahilin tepesinde belediye görevlilileri sahile gitmesen de niyet etmiş olmana da alıyor o ücreti. Aşağı doğru ilerledikçe sağlı sollu x pansiyon, y kamp alanı diye yazılar çıkmaya başlıyor oradan buradan. Hayatımda görüp görebileceğim en çirkin, pis, en sevimsiz kamp alanları. Başıboş ve kalabalık. Çoğunun ışıklandırması yok. Ölsen kimsenin haberi yok, çoğunda wc dahi ekstra ücretli, kiralayacağın masa, şemsiye de keza öyle.
Profesyonel bir kampçı olmasam da pek çok kamp alanında kalmışlığım var ancak bu kadar irite edenini ilk kez gördüm. Sana sadece ne kadar para bırakacaksın diye bakıyor adam. Ticarette her daim bu vardır elbet ama aşikar olması ağzına gözüne dalma hissi uyandırıyor adamda.
Neyse biz hemen girişte sağda bir büfenin yanındaki çadır alanına konuşlandık. Kendi çadırını kurmak 15 TL ancak çadır dediysem maksimum 1.5 kişilik çadır alanı var ağaçların arasında. Onlarınkini kiralamak 40 TL. Kendi çadırını kurarsan masa +15 TL olarak işleniyor hanene. Onlarınkini kiralarsan ücretsiz yani anacığım aynı ücrete tabii oluyorsun.
WC denilen işkence alanında çekilen sifon ile birlikte uçuşan dışkıların ayaklarını sıyırıp geçmesi, 'ulan eğlence kabinini' mi burası demene neden olmuyor değil.
Kampta su yok! Duş yok! Mutfak alanı yok! Elektrik ortak alanda üçlü priz halinde, onu kullanmaya yeltendiğinde de fena bakışlara maruz kalıyorsun!
Gelelim ortama; elbette o da fena. Beynimizi infilak ettirecek kadar karışık ve bir o kadar etnik kökenli müzikler daimi son ses. Sağımızda romanlar göbek atarken, solumuzda gençlik Ahmet Kaya ile kendinden geçiyor. Bir yandan semah türküleri, diğer yandan Lady Gaga. Rabbim sana geliyorum diyordum ki elbette Demet Akalın imdadıma yetişti:p
Gece kurduğumuz hamağı kaldırmayalım dedik bir müddet sonra 3 çocuk abanarak yere boca edecekken zor kurtardık.
Şimdi en önemli mevzu deniz. Aslında plaj ve su fena değil. Lakin zaman zaman pek dalgalı olabiliyormuş. Biz gittiğimizde çok fazla dalga yoktu ancak bir günde dahi bu durum değişebiliyormuş.
Tabii ki oldukça kalabalık ve abazan nüfusu %70. Denizde kazak giymiş erkek görmeyince korkmaya başlıyorsun bir müddet sonra. Nerede kalmışlar diye. Biri diğerinin sırtında yüzen erkek modeli, ikili diğer ikiliyi sırtlamış güreşe giren erkek modeli, elinde çocuk botuyla kafanı yaracak kadar şiddetle ani çarpma eylemi gösteren erkek modeli. Doğru düzgün birkaç birey vardı diyebilirim.
Duş alanlarında yine aynı seviyesizlik ve pislik devam ediyor.
Sorduğum her 5 adamın 3'ünün sevdiği ve gittiği bu yer hiç bize göre değildi kıssadan hisse.
Şahsen hiç tavsiye etmiyorum. Köyde de sevimli hiçbir yan yok. Gitmeyin, götürtmeyin anacımmm.
Şimdi benim aksime gittiği mavilikten oldukça zevk alan birinin ağzından dökülen mısralarla sizi başbaşa bırakıyorum.buyrun bakalım
Bu kadar titiz iseniz daha ilk görüşte sorunlarla karşılaşma riskinizin olduğu kamp alanında kalacağınıza 10 tl daha verip pansiyonda kalsaydınız?
YanıtlaSilpansiyonda kalanlara ayrı ortam ve deniz sunmuyorlardı? yoksa pansiyon kapıları ayrı denize mi açılıyor? herşeyden öte pansiyonlar kamp alanlarından daha da berbattı.
YanıtlaSil